Kurucumuz

Zaim GÜllü

Kurucumuz - Zaim Güllü

Güllü ailesi, Osmanlı'nın topraklarını genişletmesiyle Balkanlar'a yerleşen bir aileydi.Hayvancılık ve sütle sıkı bağları olan, hayatlarının her aşamasında doğadan gelenleri işleyerek ayakta kalan Güllü ailesine 1940 yılında yeni bir fert katıldı; Zaim Güllü...

Makedonya'nın Debre iline bağlı Papranik köyünde dünyaya gelen Zaim Güllü, yeryüzüne ilk adımlarını atar atmaz doğanın içinde büyüdü.O yılların Balkanlar coğrafyasında pek çok çocuk gibi o da dünyayı ve hayatı bu konudaki en yetkin ağızdan, tabiatın ta kendisinden öğrendi. Henüz erken yaşlarında toprağa, hayvancılığa ve süte olan ilgisiyle dikkat çeken Zaim Güllü, o günlerde en az süt kadar değerli bir şey öğrendi ailesinden; dünyaya, işine ve insanlara kaldı dürüstlük...

1940'lar geçilirken yeryüzünün birçok coğrafyası gibi Balkanlar ve Türkiye sınırlarında da hareketlilik vardı.Bu telaşlı yılların içinde, 1956'ya gelinildiğinde, Güllü ailesi Sakarya'ya yerleşti.Babası Seyfettin Güllü ve dedesi Teyfik Güllü'nün önderliğinde 5 kardeşiyle birlikte yeni bir şehirde yeni bir hayata başladı Zaim Güllü.Artık genç bir adama dönüşüyor ve ailesini ayakta tutmanın yollarını arıyordu.Fakat içinde bir ses ona daima "bu kadarıyla da yetinme" diyordu sanki.Yetinmiyordu o da.Babasına ve dedesine yaptığı tatlı baskılar sonunda sonuç verdi ve 1958 yılında Teyfik Güllü'nün desteğiyle evlerinin altında ufak bir imalathane kurdular.Artık yoğurt ve ayranlarını yayıp satmaya başlıyorlardı. Sakarya mahallerinde yoğurt kasalarıyla gezerken "satış" yatırımları sadece emekçi elleri ve bisikletleriydi...

Özgüllü serüveni yola çıkmıştı artık.Güllü ailesinin ürettiği tava yoğurdu bakkallara girmeye başlamış ve lezzetinin takdiri yemek masalarında dilden dile dolaşır olmuştu.Fakat o ses devam ediyordu Zaim Güllü'ye "bu kadarıyla da yetinme" demeye.Zaim Güllü, lezzetinin formülünü daha çok kişi tatsın istiyor ve bu amaçla İstanbul'a gidip Eminönü toptancılarıyla konuşuyordu.Özgüllü, artık İstanbul'a da adım atıyordu o günlerde.Ama genç bir girişimci için hiçbir zaman sınırlar yoktur.Zaim Güllü de 1974 yılında yurtdışına çıkıp bir krema makinasıyla döndü işinin başına.Almaya'da ilk krema makinasını ithal eden Zaim Güllü, yıllarını gece gündüz demeden çalışarak ve hep daha iyisini düşünerek geçiriyordu. Özgüllü, takvimler 1982'yi gösterdiğinde kiralık mandırasını bırakıp Sakarya Dağdibi'nde 100 metre karelik kapalı imalathanesine kavuştu.

Makedonya'dan Sakarya'ya, Dağdibi'ndeki ilk "fabrika"dan bugünün son teknoloji üretim tesislerine giden yolda Zaim Güllü'nün hayalleri vardı. O hayallerin bir bir gerçekleştirmesini ise henüz 17 yaşındayken kendi imalethanesini isteyen, biraz sonları yurtdışına gidip dünyada neler olduğunu takip etme arzusu güden ve geleceği doğru okuyan girişimci ruhu sağladı...Zaim Güllü, 1990 yılında Özgüllü'yü 3 çocuğu Şerafettin Güllü, Fahrettin Güllü ve Alaattin Güllü'ye huzurla bırakırken artık sadece geleceğe değil, geçmişe de huzurla bakıyordu. Bir marka, 3 üst düzey yönetici ve onların yetiştirdiği Güllü ailesinin 3. kuşağı aynı başarı serüveninden doğmuştu. 2008 yılında hayata gözlerini yuman Zaim Güllü, Özgüllü markasının tüm çalışanlarına ve müşterilerine içinde büyüdüğü tabiattan öğrendiği, bir büyük ilke bıraktı; "başarıya giden en kısa yol dürüstlüktür."